taş duvara yazılmış bir büyük S harfiyim
iğne atsan bana düşmez avraham
sağımda ağrıları artıran bir mermi boşluğu
soluma yaslanmış bir gölge
az önce sokağı dönerken unutulmuş.
benim ellerim yok avraham
sesim, gözlerim, ayaklarım yok
beni yazı diye buraya yazan kim?
akşamlık tatlı bir rüzgardı
gölgesi yanımda, yüzü karanlık
muhtemelen güneş sırtında bir tatlı sıcaklık
içinde çatlamış kayalar saklayan bir deniz gizlemiş
tutulamamış bir sırmışım ağzında
hangi kitaptan
hangi dinden
hangi düşünceden
hangi kalbin eşiğinden ifşa edilecektim avraham?
beni bu duvara yazan hızla gitti
hızla, anlaşılacak şey değil
bunu nasıl söylüyorsam tutkulu
yüreğimde sonsuz gurbet
yüreğim dedim evet evet
onca kıyımı aklın alıyor da
bir harfin yüreğini mi sorguladı mantığın
bir büyük S’nin yürekleşmesidir bu
ve elbet koklayacaktır bir beden sıcaklığını
taş merdivenin hemen az ötesinde
berisinde kalabalıkların.
bu adamlar ne yapıyor avraham?
öteler güzel mi?
devletlerin cinneti kitabını neden yazmadılar?
beni buraya yazan el neye uzanır?
ürkütür mü sesi kuşları?
beyaz perdeler ve çarşaflar düşlüyorum
yumuşacık yastıklar avraham
ve ılık bahar akşamları
bu mermi deliğine ölümü hatırlatışı sokup unutmalı
biri beni mutlaka bir kitaba yazmalı.
14Aralık2017
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder