17 Haziran 2016 Cuma

kırgınlık bildirgesi


yeri anladığım zaman kaldırdım başımı
cümle cemaatten uzak
ayağımın altında o taşlıklar
kırlar ve unutulmayacak toprak.
kâh dışındayım kâh içinde
kafamın. içi açıp kapanan kapılar
bir yukarı bir aşağı asansörler
sesler ve onların ilmi.
merdiven arıyormuşsunuz diyor devletin memuru
buldum diyemiyorum
hayranlığım uzanmış göğe doğru
ağzım kelimesizlik
dilini bilmediğim börtü böcek ölür.

suyu bir dağ başında bıraktılar
akışı annelerin memelerine
ucundan yaşamak sağdığımız.
balçıktan çıkardılar ev yapan adamları
ve kadınları incecik
saçlarına çiçek takan.
çiçek seven üç insan toplanamadık
kaçıncı üç nisan geçti kimbilir
balçıktan çıkardılar özlemek denilen o korkunç yalnızlığı
uzun caddeler boyu koşup geciken kaybolmayı.
kim anlatır uzayan minareleri
avuçlarında dünyayı kim taşır
asil geceye ışıltıdır hüzün
ağını öremezse kader örümcekler ölür.

dirilik ve dinginlik vur şimdi kırlara
bir çiçeğin korkusuzca açmasına benzeyen
kanat sesi
çok çocuk
çiçekler diyorum boynumuza eş
ağır vebal neşeye kardeş
neşeyi kirli bir oğlanın şehvetine sattılar
kımıldanmayacak üç koltuk
üç köşe başı
üç yasal imzayla.
ilk ezana ramak vardı
ilk ışığına duanın
akıl almaz ve sinsiydi karanlık
sabahı karşılayamaz serçeler de ölür.




s.k.e
ikibinonaltı'da19mart


(Akatalpa, Mayıs 2016 Sayı:197)