30 Ağustos 2015 Pazar

kırık



kan kokusu ve tomurcuk bize bir şey söyleyebilir 
yakılan ve yıkılan ne varsa tahtında hançerlenmiş 
senin o ellerinledir çığırtkan ama ürkek 
ellerinledir daralıp genişleyen 
genişleyen ama illâ sığdırılmış 
adi bir orospunun herkesliğinde ama hiçkimsesiz 
ellerinledir yenilmezliği kök vermiş kahır. 

akşam incinmiş bir dalı daha gizler 
konuşmalar tanrı'yla gelişi güzel 
özensiz ve plansızım yaşarken güzel 
bunları hep hatırla dünya seks savaş ve para 
hatırla herkesin susmaya tutkusunu 
ve korkunçluğunu benzemeye olan sevdamızın 
sınanmış bir yok oluştur herkes bitebilir. 

nehir ve zaman aynı akışa vurgun 
ve yorgun çamurlaşmasından herkesin herkese 
ot sararır yaprak düşer yaz biter 
annedir sokağa inen yemek kokusu 
sonra 
sırtını kapıyla kaşıyan kedinin rabbine seslenilir 
bir soru işaretine benzemez ağlamak 
yörüngesiz ve pusulasız ağlamak 
eski evlerin gölgeleri ve avluları haritalarda yitik 
çökmüş bir yiğitliktir ağlamak 
ellerinle bir beyazı kemiren 
uyumak kadar çılgın 
uyumak kadar olağan 
kırık bir yontu utancımız saçları kesilebilir. 




s.k.e
ikibinonbeş'te3temmuz


(Akatalpa,  Eylül 2015)





1 Ağustos 2015 Cumartesi

iknâ


bendim oranın hükmü sen acımtırak bir ikna
taştan ve kuru otlardan geçilmeyen yol
bendim yaradan rabbinin rahmini bağışladığı
bak bir karşımız bile kalmadı
ben kaldım
üstelik çok sessizlikten uzak çok gürültülü
ardından bakakalmaya benzeyen bir hâl
aşksa aşk ihtimalse ihtimal
geçtim gözünden hızla
bir kırpımlık suretim vardı ucunda kirpiğinin
göğsümde dirilen şüphe ve zincirler
bendim kalakalmış ve darmaduman
kırılan dala kucak açan yer
ve şahitliği göğün kucağında
bu kente melekler düşüremediğim sapana lanet
lanet insansızlık ve umutsuzluğa.

poker de bilmem rest de çekemem
bendim bütün oyunlardan azade
kaybetmiş ve yenik bir şimdi masam
ağzımda devrik sözler yuvarlandıkça
yüzün asra dönük kandım aldandım sırtına.
bir seccadenin ucundaydım bendim suçlusu
putumu kırdın sen damlara yağan kar
sen topuklarıma şekil veren ince yol
sen zirvesi bütün otel odalarının
kapı eşiği karyola gıcırtısı.

çocuktun oynadın çocukluğumla
bir ürperti gibi kaldı içimde sokak
sokakta yemek kokusu
yemek kokusunda anne
bütün sofralar tanrı'yla açılır bunu unutma
ve unutma kendi çocukluğuma anneyim
kendi sevdama leyla ama hatırlat bunu çöle
şekil şekil geçiyor içimde tanrı hatırlat
bendim oranın hükmü sen acımtırak bir ikna.




s.k.e
ikibinonbeş'te1ağustos