16 Kasım 2014 Pazar

müşteki



büyülü bir iç çekişti yaşamak diyeceğim
ilk kez okuyabilmek kadar
ağzımda kaç milyon kuş
koca bir boşluk
yutkunulmuş çığlık
bir nehre girer gibi üşünmüş
allah kutsal bir tebessüm yüzümde
kendimi hatırlatacak
son durağa gelmiş bir son şurada
rastlanılmış ve soğuk.

bütün çocukları ben öldürdüm diyeceğim
bütün yıkıntıların sebebi ben
bütün kıyımların ve kıyısızlığın
dur bu filmi ben bitireceğim.

kendini öpen kadın hep kendine dönmüştür
az uyumuş hiç uyanmamış
gözleri çürük vişne
ağlamıştır mutlaka yine ağlasın isteyeceğim
bir şeyler biter -bir şeyler hep bitsin
içimiz bereketli bir yer
bir yer ve mutlaka iyi bir şey
dinler adına
aynılık büyük keder
yürürken terliğimi sürüyeceğim
allah! diyecek alttaki kadın
ayak sesim ağzında
dur biraz dinleneceğim.

çatlamış damarı
bu gemi yürür mü
dağ dağa konuşmaz insan insana
şuramda tam şuramda şişirilmiş
biraz konteynır
biraz fazla meyilli kış
kârhaneye susmuş allah
kusursuz şehvet ve para
ortalık yerde üzüleceğim ne tuhaf
kış ne tuhaf
şakacı bir telaş ellerimde
avukat istemeyeceğim.



s.k.e
ikibinondört’te16kasım


ağzımda


senin adın neydi
ah neydi
bir çiçeğe su vermeye benzer miydi?
sahi neydi
ben o zamanlar yazardım
biraz az biraz yaz
azardım ben o zamanlar
azar azar ah niyeydi

kaç yıl önceydi neredeydi
hırçın bir eğilmeydi sudan seccadelere
sudan sebeplerdi
ah kime neydi.

sırtımda bir yokuşu eğdim yere
o düşenler ayak izleri miydi
of bunu söylemek niye
of niye ve kime

sahi neydi
senin adın neydi
ağzımda bir şiir kadar vakitsiz ve tenha
bir orospuya benziyordu
bir ayyaşa
ya da yaslanmaya bir direğe
öyle güpegündüz
sokak ortasında.


s.k.e
ikibinonüç’te12kasım

(Akatalpa, Aralık 2013, Sayı:168)