24 Ocak 2015 Cumartesi

yukarıdakilerden kalan



bugün beter uyandım
bunu söylemeliyim sana
iyiye giden bir şey yok
saymaya da takatim...
biraz melankolik biraz pesimist
belki en çok aşksızım
yağmalanmış talan edilmişim gibi bir hâl
gibi kırık
gibi kıpırtısız
inceldikçe incelen bir hüzün
kol geziyor evde sokakta
yüzümde türlü hırsız gölgeler
türlü ölümler
ve dahi sözümde
acil kanamalı bir inanç
boynumdan ellerine hâlihazır.

bugün anlatmaya uyandım
kışın eteklerinden düşecekleri
ve ülkenin...
kalksın üstümüze serpilmiş bu sevişme engeli.



s.k.e
ikibinonbeş'te23ocak

3 Ocak 2015 Cumartesi

kırk bir



kendine doğru hızla koşan bir çocukluktan geliyorum
seksenlerin sonu
atlara günaydın diyebilmeyi isteyen
ve pencereden bakan fillere.
seksenler tuhaftır
herkesin bir huzura ermişliği,
sonradan hesap sorulacak
bir sığınmışlığı vardır darbecilere.

elimi tut. beraber kaybolalım
kendi eliyle kaybolması bir sanattır
ve kalbi kadar anlamı vardır insanın elinin
bu saatte uyuyanları anlamıyorum
anlamak…anlamak dedim de
sizi anlamadığım kadar anlamsızım
siyaset bilimine ve devletçiliğe
siz burada daima kötüsünüz
daima politik
daima zalim
daima sahtekar.
annemle konuştum ağlamadım
ama dayanamadım haberlere
herkes verecek hesabını suskunluğunun diyordu kadın
doğru.
otuz beş milyon ölü bir ülke eder
yazılıp çizilmiyor doğu türkistan
sizin ranta çevirmelerinizi düşündüm de
anlamak devreye giriyor
ve ben
hızla ölüme koşan bir sessizlikten geçiyorum.

tam iki buçuk saattir bekliyorum bu mısra için
çay olsa acırdı
gece üç kimse yok. yoksun
anahtar paspasın altında değil
doğalgazın allah belasını versin
cayır cayır yakıyor.
kuzineli bir sobaya elimi uzatırken
kömür bitmedi diyebilirdim
ve çok isterdim uykusuzluktan yazabilmeyi
lakin epeydir yazmaktan uykusuz gözlerim
ve buna ne çok seviniyorum.

ben basamakları sayısını unutmuş bir merdivenim
eğer bir dedem olsaydı ondan ellileri dinlerdim
altmışlarda gargamel kimdi şirin baba kim?
dedem kalbimde koca bir boşluk
düşerken tut  
ve öp istiyorum
atlar vuruluyor koşarken
atlar düşüyor
atlar ölüyor
yıkılıyor kaleler
bir gün sonrası kırk bir eder
bir fili tutmuşum avucumda
ne güzel gidiyorum hızla kendime doğru
ve ölümcül ne güzel.





s.k.e
ikibinonbeş’te3ocak