6 Nisan 2014 Pazar

ince çizgi aramız



yaşamak mı ölüm mü derseniz
ölüm derim bayım. güpgüzel
taşların gölgesindeki bu kımıltısızlık.

beraber göğü öptüğünüz kimse var mı
aynı çiçek için girdiğiniz bir bahçeye?

yatağın gıcırdayanı makbul bayım
benim yolumda evler ağaçlar yok
ve durmak bir çizgide
ya da çocukça basmamak.
yatağın gıcırdayanı diyorum
kökü derine inen otlar
su içen atlar oluyor
içim fırtınaya meyilli göl.

söyleyecek misiniz onlara uzak olduğumu
her şeyden ve herkesten

sonra bir adamı sevdim
ağzımda tuhaf yanılgılar
bayım yangınlar var
yükseldikçe alçaklaştıran
yırtılan örümcek ağları
ve zaptı zor kaleler.

sokağın mıydı o fahişe duruş
apış arasında yaşlısı genci?

bayım bir serçe kaçışı
kim uzansa bin pişmanlık
kederli şiirlerle seviştiren
iniltili ormanlar içimde.
aşktan kasıklarım gövermeli
şakacı bulut
yüzünden. yüzüme yağmur
yağmur dizlerime
üzerime bayım üzerime
devrilişler var
bilemeyişler.

kim dirilmez ölmeye bunca yakınken
ılık bir nehre yakalanınca pervasız?

kapıların ardında sevişmek
incecik
zamanla.
sevmek iyi bir şey
köşeleri tutulmuş beyaz bir gemi
bu çıldırtabilir pahalılık bayım
ve ucuz yaşam rehberi.



s.k.e
ikibinondört’te6nisan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder