16 Şubat 2014 Pazar

beyaza uzayan boşluk


eğer saçlarımı kesersem kesmiş olurum seninle aramdaki bağı
küsersem yazık olur sardunyaya –henüz görmedin
kararan sokak ve kapalı perdeler
ışıklar titrek ve sapsarı –sen onları öyle sevmedin

göğsüm ateşe verilmiş orman
kaçarken vururlar bir ceylanı ağaçların acıya soyunduğu yerde.
eğer ağlarsam ağlamış olurum yüzümde aksanı bozuk bir keder
kiminle sevişirsen seviş
kiminle sevişirsem sevişeyim
tasviri çok ayıp bir şeyler birikir içimizde
çok kabul görmez
soyluluktan çok uzak
ahlaksızlığın mertebesine erişemedikten sonra bundan kime ne
dünya kir.

eğer severse, ellerim sever bir sabah
bir sabah ve başka bir sabah dahaymış gibi
esirgeyen ve bağışlayan gecenin hükmüyle.
ve bir gün tanrı yitirilir bir pazartesi
o gün bugündür –yazık olur
aşk bir omuz ister ve sıcak bir sine
bir öpüş bir kucak ve hep sonrası
bir akşamüstü seyridir çizersem
tanrım edit edit edit!
ölmek gibi bir şeydir içinde bir trenin raydan çıkması
biçimin kaybedilişiyle.

yitirilirsem yitirilmiş olur bir şeylerin
ve eğer elindeki çiçekten bir dünya yaratamıyorsan adam değilsin.
omurgasız yalanlar ve kaypak adamlar
her mevsim aynı bozuk plak
bir aşk yaratmak adına göze almak defalarca hançerlenmeyi
susmayı öğretemeden konuşan ağızlara
biliyorum güzel şeydi
üzen şeydi biliyorum
yani ne acayip bir şeydi pas tutmuş inançlar arasında.
yitirilirsem yitirilmiş olur bir şeylerin
çürümüş olur gün ağarırken sokağa bakmak
ve sesi güvercinlerin.

yani evet bir sokakta devasal gölgeler gibi uzamak olur
bir sabah
güzel bir sabah
inandığımız bir sabah.
kadınlar sevilir göğsü uzak şehirlere benzeyen
kadınlar hiç gidilmemiş
ve omuzları bir rahme benzemeyen adamlar
benzer bir yaraya nüfuz eden acılar sonrası
büyüdükçe küçüldüğümüz ne varsa yaşama dair
koca bir boşluk açılır –bembeyaz.


s.k.e
ikibinonüç’te30aralık

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder