20 Ocak 2016 Çarşamba

inanmaya iman



her gün uzuvlarımdan birini taşlıyorum
taşlaşmasından korktuğumdan
sen ki taşların da rabbisin açlığın da
devletlerin eliyle deşilen zaman
çocukların karnından kanına
göndere çekilmiş mutsuz bir bakış.
neyin kıyısına ilişsek anlamını yitiriyor
haritalardan sıyrılıp insanın avucuna düşen açlık
ve kaygının tomurcuğu insan
anlamını yitiriyor.

içimizde gidilmemiş bir yaz
düşümüzde uzak bir ülke hayranlığı
nehirlerin gürültüsünde sevilen bir yalnızlıktır
orada hatırlanmayan bütün kavgalar.
geçirgen bir kıpırtı bahar içimizde
bir yol bulunsa da gidilse.
şehir eşkıyaları ve kırbaçlanan atlıkarıncalar
kalbe saplanan bıçak değil, sancı
kalbime saplanan
kalbimde, hesaplanmayan sancı.

her gün uzuvlarımdan birini sayıyorum
kaybetmekten korktuğumdan.
beni kaybetmeye inandır yenilgilerin rabbi
bütün zaferler içeriden çürüyor.
ben dönme dolaplara binmem değil binemem
düşersem karanlıkta düşerim altıncı katından bir evin
düşersem uçurum kenarında tutmuşumdur bir eli
çömelmekten az önce çıkmışımdır
çömelmekten çıkılır
ve gelinir düşmekten
bu biraz devrilmesi gibidir bir şeylerin
beni devrilmelere inandır
yükselişler gözümde küçülüyor.

her gün diye bir şey var
gelip zorluyor kapımı penceremi
ben onunla uzuvlarımdan birine ağlıyorum
derin şüpheler içinde
derin denizlerde boğulmaya benzeyen
beni inanmaya inandır sahipsizliğin rabbi.




s.k.e
ikibinonaltı'da20ocak

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder