9 Ağustos 2014 Cumartesi

işte sinem



“Git denenlere, dön demeyi beceremedik de ondan mı dönmüyorsun Sema?”-Sinem Ilgın Omay-



düştüğünden habersiz yaprak
eridiğini bilmeyen kara benzer biraz
herkes birbirini anımsatacak biçimde gider
bir gün
yani o gün herkesin herkesi andırdığı
tuhaf bir özlemek
gelip oturur kapımıza
kapılar ki bilinsin hep içeriden açılmaz.

bütün sokakları geçtim
bütün fotoğrafları
zehir zemberek sözleri geçtim.
allah’a inanıyordum
ellerimden geçen o uzun yolda.
hepsi kendimden geçmeye benziyordu
annem git gide uzaklaşan bir gölge
unutulmasın ki dilsizdir gölgeler
sesini yitirmiş rüyalara benzeyen
işte bunlar hep dönüşü yitik bir gitme.

sevmenin ve iyi insan olmanın derdinde
en çok kendimde
yani ne söylesem
biraz devlet memuru gibi bir yanım eğik
yani ne söylesem
biri birine güler de gül bahçesi olur gibi dünya
bir sanmak bir ummak
içim komik bir ülke.

bir kalem bir defter yeter ıssız adama
sessiz adama, gitmek şekerli bir şey
belki de biraz kalmayı anladım içimden gülümsedikçe.
yani yüzümü yüzünden saklamak şart
değerse kaybolacak bir hâl üzere
yaşadım.

işte sinem
bu bahçeler ondan yeşil
bu balkonlar çiçekli
sokağın karşısında ışıklar
ondan
ondan
ondan bu hüzünlü akşamlar
belki biri kalkıp ışıkları açar
ben kalkarım masadan
bir odadan diğer odaya geçmek
bir ülkeden başka bir ülkeye gitmek kadar zor
ben çeksem gözlerimi pencereden
elbet dans eder perdeler.




s.k.e
ikibinondört’te9ağustos

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder