19 Aralık 2015 Cumartesi

şiire dön


kalbimdeki kanamaya denk düşen bir tekamül
sırrını balıklara söylesem anında unutulacak
geç kaldığım her ne varsa sıradanlaştığım
ve ucundan kıyısından sıradanlaştırdığımız
aşk yoksulluğundan kalkıp yetişme umudu
çölde kum fırtınasına dayanan ayak izleri
ve leyla kimsesizliğiyle ağrıyan karnının bir yerine.

vazgeçmeme kozasına girip üç gün için bekleyebilirim
kaç asır sürer ya da ömür kaç yıl mesela kaç cumartesi
bekleyişini tamamlaması için öpülen prenses olmak
iki yıldızı gözlerinle buluşturan karanlık
üç rekatta tamamladığım resim
üç rekatta gidemeyiş
ellerinin kalbine benzeyen.

yalnızca kalbin değil kasıkların da müslüman
bununla yüzleşebilme ertesi
entellektüeli tek l'yle yazabildiği müddetçe sınıflaşan
o filmler o kitaplar o şarkılar
elbiseler elbiseler elbiselere inanılan
içimdeki kırıklığı kemiriyorum.
ucundan sen de emersen hipofiz bezimiz çalışır
kurumsallaşabilir bir aşksızlık sorunu
ya da sonucudur her bir şeylerin.

kırıklarımı ipe dizdiğimde sen sendin
ben karanlıktım biraz her şeyden
şehvetle dolup boşalan bir bardağı ağzıma yakın
tutabilir miyim kalbimi yakanı
küçük ihtimaller üzerine çok uzun yollar yürümek
pencerenin buğusuna bir kalp çizip
içinden ok geçirmek kadar açık ve net
tersine gidilemeyeceğini gösterir yağmur
gökle yer arası bütün ağlayışlar yükselmek için
şiire dön şiire dön kalbim.




s.k.e
ikibinonbeş'te19aralık

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder